ANKARA’YA ULUSLAR ARASI FUAR VE KONGRELER GEREKLİ
Didem Sinem Altınel
Mısırdalı, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdikten sonra
2002 yılında aile şirketleri olan Altınel şirketler grubunda çalışmaya
başlamış. Eğitime ve öğrenmeye çok önem veren Altınel iş hayatının yanı sıra
Hac- ettepe’de mastır ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra bu gün Hacettepe
Üniversitesi İşletme Bölümü’nde Yönetim ve Or- ganizasyon alanında doktorasını
yapıyor. Altınel, Ankara’nın turizmi ve ekonomik gelişimi için neler yapılması
gerektiğini Girişimci Kadın Dergisi’ne anlattı.
Ankara’daki otellerin
çok olmasını ve bu sektörün bu şekilde büyümesini nasıl buluyorsunuz?
Türkiye genelinde olduğu gibi çok plansız. 2002 yılında
Türki- ye’nin toplam yatak sayısı 800.000 iken, 2019 yılında bu rakam
1.550.000’e ulaşmış. Evet, bu süreçte turizm sektörü ciddi anlamda gelişse de,
özellikle Ankara gibi belli bölgelerde arz talebin oldukça üstünde. Bizim
otelimiz 1986 yılında açılan ilk beş yıldızlı otellerden bir tanesi. Bugün
Ankara’nın 245 otel,33.000 yatak kapasitesi mevcut. Bu Ankara için talebin
oldukça üstünde, yatırımcıları zora sokan bir rakam. Özellikle son yirmi yıldır
çok plansız bir şekilde oteller açılıyor. Maalesef Ankara’da uluslararası fuar
ve kongre organizasyonları yapılmıyor. Kültür turizmi anlamında da potansiyel
yeterince kullanılamıyor. Ankara’da iş amaçlı konaklayan misafirlerimiz
dışında, turistik amaçlı gelen misafirlerimiz için Anıtkabir ve
kale gezildikten sonra gezi bitiyor. Bu misafirlerimiz
şehrimizde geçirdikleri kısa sürede turizm gelirlerimize çok cüzi katkı
sağlıyorlar. Oysaki Ankara’nın Gordion Antik Kenti ve Beypazarı gibi kültürel
ve tarihi mirası mevcut; bununla birlikte kent, müzeler ve sergiler- le daha da
cazip hale getirilebilir. Dolayısı ile Ankara’nın turizm potansiyeli gerek fuar
ve kongreler; gerekse kültürel anlamda geliştirilmeden, otel ve oda sayılarının
artırılmasını doğru bulmuyorum. Bu durum mevcut yatırımcılar için oldukça büyük
sıkıntılar yaratmakta. Diğer yandan hızla büyüyen bu sektörde otel
standartları, hizmet kalitesi, iş gören eğitimlerine daha fazla özen
gösterilmesi gerektiğini düşüyorum. Uygun standartlarda ve iyi kalitede hizmet
sunmaya çalışan işletmeciler için maliyetler diğerlerin- den daha yüksek
kalıyor ve rekabeti zorlaştırıyor.
Hem Ankara’yı bilen,
hem de sektörde etkin kişi olarak sizce ne yapılmalı?
Uluslararası kongre-fuarların, kültürel cazibenin yaratılması
için gerekli alt yapının oluşturulması ve bağlantıların yapılması, tanıtımının
yapılması gerekli. Bunun yanı sıra son yıllarda önemli bir potansiyel haline
gelen sağlık turizminin geliştirilmesinin Ankara’ya katkı yapacağını
düşünüyorum.
Tüm bu yoğunluğun
arasında bir de kitap yazıyorsunuz, bu proje ve içeriğinden bahseder misiniz?
Elbette. Hacettepe Üniversitesi İşletme bölümünde doktora
yapıyorum. Orada Liderlikle ilgili kitap yazıyoruz. Kitabın bil- imsel alt
yapısının yanı sıra daha geniş kitlelere hitap etmesini, geleneksel ve güncel
liderlik yaklaşımlarına ilgi duyan herkesin keyifle okuyabileceği bir kitap
olmasını amaçlıyoruz.
Mesela çok enteresan
bir konu; spiritüel liderlik. Günümüzdeki katı rekabet ortamında bir lider iç
sesini dinleyebilir mi? Olur mu?
Olur, hem de
yaratıcılığın ve entelektüel sermayenin en önemli rekabet avantajı haline
geldiği günümüzde, belki de en önemli liderlik araçlarından biri; ruha hitap
etmek. Spiritüel liderlik, yani insanlara ruhları ile bir bütün olarak
yaklaşan, onları daha üst bir amaca bağlayarak onlara enerji veren,
potansiyellerinin en üst noktasına severek, isteyerek ulaşmasını sağlayan liderliktir.
Diğer bir konu ise değişim liderliği.Son derece hızlı değişimlerin yaşandığı
günümüz iş çevresinde, değişimin nasıl yönetileceği ve başarının nasıl
sağlanabileceğini anlatıyoruz. Liderlik ile ilgili bilinen çok klasik şeyler
değil kitapta anlatılanlar. Hayatım boyunca eğitime çok değer verdiğim için iş
hayatımın yanı sıra en çok heyecan duyduğum projelerden biri bu kitap.
O halde sormak
isterim sizce lider mi doğulur, lider mi olunur?
İkisi de. Bazıları liderlik özellikleri ile doğar, bazıları
da sistem içinde yoğurularak lider oluyor. Ancak bir birey belli özelliklere
sahipse, liderliğe giden yol daha açık oluyor.
Aileler çocuklarının
liderlik vasıflarının ortaya çıkması için nasıl bir yol izlemeli?
Onlara yeteneklerini geliştirebilecekleri, yaratıcılıklarını
kullanabilecekleri, olmak üzere geldikleri kişi olabilmeleri için geniş alan
bırakmalılar. Günümüzde artık işin ham maddesi bilgi ve yaratıcılık. Artık
rutin ve mekanik işler sistemin devamlılığını sağlarken, bir firma ne kadar
yaratıcıysa, ne kadar farklılık sunuyorsa, o kadar rekabet avantajına sahip
oluyor. Yani yaratıcılığını, kendine has yeteneklerini en üst düzeyde
kullanabilen insanlara ihtiyaç var. Bu, bütün dünyada her meslek için böyle.
Hizmet sektöründe de, bilim dünyasında da. Dolayısıyla aileler çocuklarına düşünsel
yeteneklerini geliştirebilecekleri ve yaratabilecekleri alan bırakılmalıdır.
Kontrol değil motivasyon insanların yolunu açıyor.
Peki, kişi kendini
nasıl keşfetmeli?
İç sesini dinlemeli bence. Okumalı ve çokça okuyarak,
dünyaya ve sisteme yönelik bir anlayış geliştirmeli.Biz işletme olarak da
çalışma arkadaşlarımızın gelişimine son derece önem veriyoruz. Şu an otelimizde
süren renovasyon çalışmalarımız bittikten sonra onların gelişimine katkı
sunacak teknik, sosyal ve yabancı dil eğitimlerimize yeni dönemde tekrar
başlayacağız.
Kadının toplumdaki
yeri ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Kentleşme ve eğitim seviyelerinin yükselmesi gibi nedenlerle
kadınlar artık sosyal ve iş hayatında daha fazla rol almaya başladılar. Bununla
birlikte işletmelerdeki cinsiyet ayrımcılığı, aile ve iş hayatı arasındaki
denge kurma gibi ihtiyaçlardan giderek kadın girişimcilerin oranının arttığını
görüyoruz. Ancak kültürel yapı nedeniyle yarışa çok geriden başlayan
kadınların, eşite yakın bir noktaya ulaşabilmeleri için uzun bir yol var.
Kadın girişimcilerin
başarı sırları?
Günümüzde pek çok büyük firmanın başında ve yönetim
kadrolarında oldukça başarılı kadınlar görmekteyiz. Kadınların daha demokratik
ve hümanist yönetim tarzına sahip olmaları; daha sıcak ve katılımcı sosyal
ilişkiler kurabilmeleri başarılarına katkı sağlamakta. Bir girişimcinin
mücadeleci bir karaktere sahip olması gerekliliğin yanı sıra, kadınların risk
alma konusunda daha ihtiyatlı, mantıklı ve daha fazla sezgisel yeteneklere
sahip olmaları onlara başarının yolunu açmakta.
İkinci kuşak aile
şirketi olarak İleriye dönük hedeflerin arasında neler var?
Çok yeni kaybettiğimiz, hem iş hem özel hayatımızdaki rol
modelimiz olan babamızın ardından ikinci kuşak olarak her şeyden önce manevi
sorumluluklarımız arttı. Babamızın büyük emeklerle bu noktaya getirdiği bu güzel
emanetin varlığını en iyi şekilde
sürdürmesi en önemli amacımız. Bu anlamda kurumsallaşma çalışmaları yürütürken,
şirketimizi daha da ileriye taşıyacak adımları atmaya başladık
Didem Sinem Altınel
Mısırdalı, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdikten sonra
2002 yılında aile şirketleri olan Altınel şirketler grubunda çalışmaya
başlamış. Eğitime ve öğrenmeye çok önem veren Altınel iş hayatının yanı sıra
Hac- ettepe’de mastır ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra bu gün Hacettepe
Üniversitesi İşletme Bölümü’nde Yönetim ve Or- ganizasyon alanında doktorasını
yapıyor. Altınel, Ankara’nın turizmi ve ekonomik gelişimi için neler yapılması
gerektiğini Girişimci Kadın Dergisi’ne anlattı.
Ankara’daki otellerin
çok olmasını ve bu sektörün bu şekilde büyümesini nasıl buluyorsunuz?
Türkiye genelinde olduğu gibi çok plansız. 2002 yılında
Türki- ye’nin toplam yatak sayısı 800.000 iken, 2019 yılında bu rakam
1.550.000’e ulaşmış. Evet, bu süreçte turizm sektörü ciddi anlamda gelişse de,
özellikle Ankara gibi belli bölgelerde arz talebin oldukça üstünde. Bizim
otelimiz 1986 yılında açılan ilk beş yıldızlı otellerden bir tanesi. Bugün
Ankara’nın 245 otel,33.000 yatak kapasitesi mevcut. Bu Ankara için talebin
oldukça üstünde, yatırımcıları zora sokan bir rakam. Özellikle son yirmi yıldır
çok plansız bir şekilde oteller açılıyor. Maalesef Ankara’da uluslararası fuar
ve kongre organizasyonları yapılmıyor. Kültür turizmi anlamında da potansiyel
yeterince kullanılamıyor. Ankara’da iş amaçlı konaklayan misafirlerimiz
dışında, turistik amaçlı gelen misafirlerimiz için Anıtkabir ve
kale gezildikten sonra gezi bitiyor. Bu misafirlerimiz
şehrimizde geçirdikleri kısa sürede turizm gelirlerimize çok cüzi katkı
sağlıyorlar. Oysaki Ankara’nın Gordion Antik Kenti ve Beypazarı gibi kültürel
ve tarihi mirası mevcut; bununla birlikte kent, müzeler ve sergiler- le daha da
cazip hale getirilebilir. Dolayısı ile Ankara’nın turizm potansiyeli gerek fuar
ve kongreler; gerekse kültürel anlamda geliştirilmeden, otel ve oda sayılarının
artırılmasını doğru bulmuyorum. Bu durum mevcut yatırımcılar için oldukça büyük
sıkıntılar yaratmakta. Diğer yandan hızla büyüyen bu sektörde otel
standartları, hizmet kalitesi, iş gören eğitimlerine daha fazla özen
gösterilmesi gerektiğini düşüyorum. Uygun standartlarda ve iyi kalitede hizmet
sunmaya çalışan işletmeciler için maliyetler diğerlerin- den daha yüksek
kalıyor ve rekabeti zorlaştırıyor.
Hem Ankara’yı bilen,
hem de sektörde etkin kişi olarak sizce ne yapılmalı?
Uluslararası kongre-fuarların, kültürel cazibenin yaratılması
için gerekli alt yapının oluşturulması ve bağlantıların yapılması, tanıtımının
yapılması gerekli. Bunun yanı sıra son yıllarda önemli bir potansiyel haline
gelen sağlık turizminin geliştirilmesinin Ankara’ya katkı yapacağını
düşünüyorum.
Tüm bu yoğunluğun
arasında bir de kitap yazıyorsunuz, bu proje ve içeriğinden bahseder misiniz?
Elbette. Hacettepe Üniversitesi İşletme bölümünde doktora
yapıyorum. Orada Liderlikle ilgili kitap yazıyoruz. Kitabın bil- imsel alt
yapısının yanı sıra daha geniş kitlelere hitap etmesini, geleneksel ve güncel
liderlik yaklaşımlarına ilgi duyan herkesin keyifle okuyabileceği bir kitap
olmasını amaçlıyoruz.
Mesela çok enteresan
bir konu; spiritüel liderlik. Günümüzdeki katı rekabet ortamında bir lider iç
sesini dinleyebilir mi? Olur mu?
Olur, hem de
yaratıcılığın ve entelektüel sermayenin en önemli rekabet avantajı haline
geldiği günümüzde, belki de en önemli liderlik araçlarından biri; ruha hitap
etmek. Spiritüel liderlik, yani insanlara ruhları ile bir bütün olarak
yaklaşan, onları daha üst bir amaca bağlayarak onlara enerji veren,
potansiyellerinin en üst noktasına severek, isteyerek ulaşmasını sağlayan liderliktir.
Diğer bir konu ise değişim liderliği.Son derece hızlı değişimlerin yaşandığı
günümüz iş çevresinde, değişimin nasıl yönetileceği ve başarının nasıl
sağlanabileceğini anlatıyoruz. Liderlik ile ilgili bilinen çok klasik şeyler
değil kitapta anlatılanlar. Hayatım boyunca eğitime çok değer verdiğim için iş
hayatımın yanı sıra en çok heyecan duyduğum projelerden biri bu kitap.
O halde sormak
isterim sizce lider mi doğulur, lider mi olunur?
İkisi de. Bazıları liderlik özellikleri ile doğar, bazıları
da sistem içinde yoğurularak lider oluyor. Ancak bir birey belli özelliklere
sahipse, liderliğe giden yol daha açık oluyor.
Aileler çocuklarının
liderlik vasıflarının ortaya çıkması için nasıl bir yol izlemeli?
Onlara yeteneklerini geliştirebilecekleri, yaratıcılıklarını
kullanabilecekleri, olmak üzere geldikleri kişi olabilmeleri için geniş alan
bırakmalılar. Günümüzde artık işin ham maddesi bilgi ve yaratıcılık. Artık
rutin ve mekanik işler sistemin devamlılığını sağlarken, bir firma ne kadar
yaratıcıysa, ne kadar farklılık sunuyorsa, o kadar rekabet avantajına sahip
oluyor. Yani yaratıcılığını, kendine has yeteneklerini en üst düzeyde
kullanabilen insanlara ihtiyaç var. Bu, bütün dünyada her meslek için böyle.
Hizmet sektöründe de, bilim dünyasında da. Dolayısıyla aileler çocuklarına düşünsel
yeteneklerini geliştirebilecekleri ve yaratabilecekleri alan bırakılmalıdır.
Kontrol değil motivasyon insanların yolunu açıyor.
Peki, kişi kendini
nasıl keşfetmeli?
İç sesini dinlemeli bence. Okumalı ve çokça okuyarak,
dünyaya ve sisteme yönelik bir anlayış geliştirmeli.Biz işletme olarak da
çalışma arkadaşlarımızın gelişimine son derece önem veriyoruz. Şu an otelimizde
süren renovasyon çalışmalarımız bittikten sonra onların gelişimine katkı
sunacak teknik, sosyal ve yabancı dil eğitimlerimize yeni dönemde tekrar
başlayacağız.
Kadının toplumdaki
yeri ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Kentleşme ve eğitim seviyelerinin yükselmesi gibi nedenlerle
kadınlar artık sosyal ve iş hayatında daha fazla rol almaya başladılar. Bununla
birlikte işletmelerdeki cinsiyet ayrımcılığı, aile ve iş hayatı arasındaki
denge kurma gibi ihtiyaçlardan giderek kadın girişimcilerin oranının arttığını
görüyoruz. Ancak kültürel yapı nedeniyle yarışa çok geriden başlayan
kadınların, eşite yakın bir noktaya ulaşabilmeleri için uzun bir yol var.
Kadın girişimcilerin
başarı sırları?
Günümüzde pek çok büyük firmanın başında ve yönetim
kadrolarında oldukça başarılı kadınlar görmekteyiz. Kadınların daha demokratik
ve hümanist yönetim tarzına sahip olmaları; daha sıcak ve katılımcı sosyal
ilişkiler kurabilmeleri başarılarına katkı sağlamakta. Bir girişimcinin
mücadeleci bir karaktere sahip olması gerekliliğin yanı sıra, kadınların risk
alma konusunda daha ihtiyatlı, mantıklı ve daha fazla sezgisel yeteneklere
sahip olmaları onlara başarının yolunu açmakta.
İkinci kuşak aile
şirketi olarak İleriye dönük hedeflerin arasında neler var?
Çok yeni kaybettiğimiz, hem iş hem özel hayatımızdaki rol
modelimiz olan babamızın ardından ikinci kuşak olarak her şeyden önce manevi
sorumluluklarımız arttı. Babamızın büyük emeklerle bu noktaya getirdiği bu güzel
emanetin varlığını en iyi şekilde
sürdürmesi en önemli amacımız. Bu anlamda kurumsallaşma çalışmaları yürütürken,
şirketimizi daha da ileriye taşıyacak adımları atmaya başladık
Yorumlar
Yorum Gönder