Ana içeriğe atla

EKONOMİK KRİZLER


2008 yılında Ankara Sanayi Odası Başkanı Sayın Nurettin Özdebir ile gerçekleştirdiğim bir söyleşi de 2001 ve 2008 krizini mukayese etmiştik. Özdebir, bu iki krizi değerlendirirken “2001’de ülke bir günde dibe vurdu. Ancak 2001’de hem avantaja hem de dezavantaja sahiptik. Sonra hasar tespiti yapıldı. Ertesi gün herkes işine devam etti. Şimdi ise durum farklı her gün boğazımızı biraz daha sıkacak gibi görünüyor” demişti.
Aradan 11 yıl geçti. Şimdi bir başka kriz ile karşı karşıyayız. Evet, zaman zaman ekonomik krizleri yaşamış bir ülkeyiz.  Ama bu seferki gerçekten bambaşka!!! Çünkü bu gün ekonomik kriz nedeniyle borçlarını ödeyemeyen vatandaşların sayısı hızla artarken, her 3 kişiden birisi icralık durumda. Ülke genelindeki icra dairesi sayısı da rekor bir artışla 900’e yükseldi.   Zor durumda olan şirket sayısının artmasının yanı sıra batan şirketlerin sayısı da az olmadığı gibi giderek artış göstermekte. Firma borçlarının milli gelire oranı yüzde 70 seviyelerine ulaşırken, firmaların mali borç/özkaynak oranları da yüzde 150 seviyesine ulaştı. Bankalara olan kredi borcu 2,7 trilyon TL'yi aştı. Bireysel kredi ve kredi kartı borçları 20 milyar lira oldu. Borcunu ödeyemediği için batan şirketler nedeniyle de var olan işsiz sayısı gün be gün artmakta. Hem kendi içinde hem de dünyada güven kaybına uğramış ülkeyiz. Dilerim yaşadığımız bu kriz, Sayın Özdebir’in 2008 krizi için söylediği gibi sadece biraz daha boğazımızı sıkıp,boğmadan  gider.


   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nüfusun %50sinin eşi, diğer %50 sinin annesi olan tüm kadınlara özen ve önemin bir değil, her gün gösterilmesi dileğiyle tüm annelerin anneler günü kutlu olsun. sevgi ve saygıyla Nüket Kantarcı KENDİ KENDİNE YETMEK Epey bir zaman geçmişti üzerinden yalnız kalışının. Eşini yeni kaybetmiş, kendi adlandırdığı yaşam biçimi olan yalnızlık dolu yeni hayatına alışmaya çalışıyordu. Üç çocuğu evlenerek yuvadan uçup kendi hayatlarını kurmuştu. O da her ayrılışta kah ağlamış, kah gülmüştü. Yalnızlık korkusu ile ilk o zamanlarda tanışmıştı. ! En yakın dostuydu eşi. Hissettiği karmaşık duyguları toparlamasına yardım ediyor,  yardım ettikçe de daha çok yaklaşıyordu eşine. Öyle ki kenetlenircesine bağlanıyorlardı birbirlerine. Hani   “yaşlandıkça eşler birbirlerine benzer” derler ya.  Kim demişse doğru demiş. Çift yaşlandıkça gençleşmiş, aynı dili konuşarak yaşamın tadını daha çok almaya başlamışlardı. Zaten eşi evlendikleri gece dua ederken de “Allah’ım bana son günlüğü ver” demiş...

Söyleşi Gizem Alıçlı Baştaş

            ŞİFA HEPİMİZİN İÇİNDE   Gizem Alıçlı Baştaş, sanayi sektöründe ki başarılı iş kadını unvanının yanına son yıllarda oldukça ilgi duyulan kozmik şifa eğitmenliğini de ekledi. Baştaş ” Kişisel Gelişim dünyasına girişim 2003 yılın da Reiki ile başladı. Kişinin kendini şifalandır- ma gücüne inanarak, bu yolda hem kendimi geliştirmek hem de başkalarının şifasına aracı olmak için kendimi geliştirmeye devam ettim. Bu süreçte fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal bedenlerimiz için olan alışmalarda yer almış, farklı modaliteler- in 60’ın üstünde eğitimlere katıldım.” diyor. Baştaş TETHEVA Kozmik Şifa ve önemini okuyucularımızla paylaştı. Bu sürece giriş sebebiniz neydi, nasıl gelişti, anlatır mısınız? Bu yoğun tempoyla nasıl başa çıkıyorsunuz? Tüm enerji çalışmaları aslında kişilerin kendi içindeki şifa yeteneklerini desteklemek içindir. Çocukluğumdan beri altıncı hislerim çok kuvvetliydi. Küçük yaşlarda bu yetimi tanıdıklara f...

Soyleşi Sinem Altınel

ANKARA’YA ULUSLAR ARASI FUAR VE KONGRELER GEREKLİ Didem Sinem Altınel Mısırdalı, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdikten sonra 2002 yılında aile şirketleri olan Altınel şirketler grubunda çalışmaya başlamış. Eğitime ve öğrenmeye çok önem veren Altınel iş hayatının yanı sıra Hac- ettepe’de mastır ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra bu gün Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nde Yönetim ve Or- ganizasyon alanında doktorasını yapıyor. Altınel, Ankara’nın turizmi ve ekonomik gelişimi için neler yapılması gerektiğini Girişimci Kadın Dergisi’ne anlattı. Ankara’daki otellerin çok olmasını ve bu sektörün bu şekilde büyümesini nasıl buluyorsunuz? Türkiye genelinde olduğu gibi çok plansız. 2002 yılında Türki- ye’nin toplam yatak sayısı 800.000 iken, 2019 yılında bu rakam 1.550.000’e ulaşmış. Evet, bu süreçte turizm sektörü ciddi anlamda gelişse de, özellikle Ankara gibi belli bölgelerde arz talebin oldukça üstünde. Bizim otelimiz 1986 yılında aç...