Ana içeriğe atla

GİRİŞİMCİLİK VE ŞANS













Ülkenin güçlenmesine katkı sağlayan girişimci ve iş insanlarının yanı sıra her yıl binlerce genç de iş gücü piyasasına katılmakta. Peki, katılan bu gençlerin gelecekte iyi bir girişimci ve başarılı iş insanı olmaları için neler yapılmalı? Öncelikle doğru yönlendirilmeli! Farkındalık yaratan stratejiler belirlenmeli. Girişimciliği bir kültür haline getirip, onların doğru yol almaları sağlanmalı. Evet, bu gün gerek yerel yönetim, gerek hükümet politikalarında girişimci ve girişimcilik desteklenmekte. Ancak bu desteğin yeterliliği bana göre kişinin karakteri ile de ölçülmeli. Bu gün girişimciliği kendi kişiliği ile örtüştüremediği, yeteri kadar özümseyemediği ve girişimcilik kültürüne sahip olmadığı için kurduğu işini dolayısıyla da özgüvenini kaybeden girişimci sayısı hiçte az değil! Bu nedenle de orta öğretimde girişimcilik dersleri verilmeli, girişimciliğin enine boyuna incelenmesine katkı sağlanmalı.  Öğrenciye kendini tanımasını sağlayacak fırsatlar ve argümanlar eşliğinde neyi yapıp, neyi yapamayacağını analiz edebilmeyi öğrenmesi sağlanmalıdır. Öğrenci sağlanan bu fırsatlar eşliğinde beklenti ve hedeflerini oluşturmaya başlayacak, kendini keşfedecektir. Çünkü başarmak için kendine güven iş hayatının olmazsa olmazlarındandır. Bu bağlamda da girişimci adayı önce kendini tanımalıdır. Karakter olarak girişimciliğe ne kadar uygun? Ne kadar mücadeleci bir ruha sahip? Önce kendine bu soruları sormalı.   Elbette kendine güvenmenin yanı sıra güven duyulan birisi olmanın önemini de bilmeli. Seçtiği işi neden seçtiğini, yapacağı işle ilgili bilgilerini, eksiklerini etüt etmeli.  Entelektüel çevre ve dünya gelişimlerinden haberdar olmalı. İşini asla tesadüf eseri olarak değil sevip inanarak seçip seçmediğini sorgulayıp, cesaret ve azmi ile bütünleştirmelidir.   Tüm bunların yanı sıra geri adım atmayı bilip, zamana ve yeniliklere açık, bireysel olmayı bildiği gibi toplumsalda düşünebilmeli, sonuçları değerlendirebilme yeteneğini de sorgulamalıdır.
Peki, bu özelliklere sahip olan herkes başarılı olabilir mi? Elbette hayır!
Hissi duyguları bir kenara bırakarak somut sonuçları çabuk elde etmek için hızlı hareket etmek, şirket içerisinde işletme kurallarını belirlerken, yönetişim ilişkilerini ortaya koymalı ve sadece para kazanmaya indeksli olmanın başarı yolunu açmayacağını bilmelidir.   
Şimdi kimilerinin  “şans faktörünü atlama “  dediğini duyar gibiyim. Elbette şans faktörü önemli! Bu nokta da yıllar önce okuduğum bir kitap geldi aklıma. Napolyon’a bir yakını başarılı bir asker tanıdığını ve yanına komutan olarak almasının Napolyon’a çok fayda sağlayacağını söylemiş. Napolyon ise “bu askerin şansı var mıdır?” diye sormuş. Bana göre şans başarı da en sonlardadır. İşler asla şansa bırakılmamalı ve kişi kendisine güvenerek başaracağına inanmalıdır. Tıpkı yıllar önce siyasetin duayeni rahmetli Demirel’in kendisiyle yaptığım söyleşide "Başarıya inanmayanın başarı hakkı değildir. Hem siyasi hem ekonomik istikrar çok önemli.  Ama gerçek anlamda bir muhafaza sağlanmalı. Çünkü sanal istikrar fayda vermiyor" dediği gibi.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nüfusun %50sinin eşi, diğer %50 sinin annesi olan tüm kadınlara özen ve önemin bir değil, her gün gösterilmesi dileğiyle tüm annelerin anneler günü kutlu olsun. sevgi ve saygıyla Nüket Kantarcı KENDİ KENDİNE YETMEK Epey bir zaman geçmişti üzerinden yalnız kalışının. Eşini yeni kaybetmiş, kendi adlandırdığı yaşam biçimi olan yalnızlık dolu yeni hayatına alışmaya çalışıyordu. Üç çocuğu evlenerek yuvadan uçup kendi hayatlarını kurmuştu. O da her ayrılışta kah ağlamış, kah gülmüştü. Yalnızlık korkusu ile ilk o zamanlarda tanışmıştı. ! En yakın dostuydu eşi. Hissettiği karmaşık duyguları toparlamasına yardım ediyor,  yardım ettikçe de daha çok yaklaşıyordu eşine. Öyle ki kenetlenircesine bağlanıyorlardı birbirlerine. Hani   “yaşlandıkça eşler birbirlerine benzer” derler ya.  Kim demişse doğru demiş. Çift yaşlandıkça gençleşmiş, aynı dili konuşarak yaşamın tadını daha çok almaya başlamışlardı. Zaten eşi evlendikleri gece dua ederken de “Allah’ım bana son günlüğü ver” demiş...

Söyleşi Gizem Alıçlı Baştaş

            ŞİFA HEPİMİZİN İÇİNDE   Gizem Alıçlı Baştaş, sanayi sektöründe ki başarılı iş kadını unvanının yanına son yıllarda oldukça ilgi duyulan kozmik şifa eğitmenliğini de ekledi. Baştaş ” Kişisel Gelişim dünyasına girişim 2003 yılın da Reiki ile başladı. Kişinin kendini şifalandır- ma gücüne inanarak, bu yolda hem kendimi geliştirmek hem de başkalarının şifasına aracı olmak için kendimi geliştirmeye devam ettim. Bu süreçte fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal bedenlerimiz için olan alışmalarda yer almış, farklı modaliteler- in 60’ın üstünde eğitimlere katıldım.” diyor. Baştaş TETHEVA Kozmik Şifa ve önemini okuyucularımızla paylaştı. Bu sürece giriş sebebiniz neydi, nasıl gelişti, anlatır mısınız? Bu yoğun tempoyla nasıl başa çıkıyorsunuz? Tüm enerji çalışmaları aslında kişilerin kendi içindeki şifa yeteneklerini desteklemek içindir. Çocukluğumdan beri altıncı hislerim çok kuvvetliydi. Küçük yaşlarda bu yetimi tanıdıklara f...

Soyleşi Sinem Altınel

ANKARA’YA ULUSLAR ARASI FUAR VE KONGRELER GEREKLİ Didem Sinem Altınel Mısırdalı, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdikten sonra 2002 yılında aile şirketleri olan Altınel şirketler grubunda çalışmaya başlamış. Eğitime ve öğrenmeye çok önem veren Altınel iş hayatının yanı sıra Hac- ettepe’de mastır ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra bu gün Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nde Yönetim ve Or- ganizasyon alanında doktorasını yapıyor. Altınel, Ankara’nın turizmi ve ekonomik gelişimi için neler yapılması gerektiğini Girişimci Kadın Dergisi’ne anlattı. Ankara’daki otellerin çok olmasını ve bu sektörün bu şekilde büyümesini nasıl buluyorsunuz? Türkiye genelinde olduğu gibi çok plansız. 2002 yılında Türki- ye’nin toplam yatak sayısı 800.000 iken, 2019 yılında bu rakam 1.550.000’e ulaşmış. Evet, bu süreçte turizm sektörü ciddi anlamda gelişse de, özellikle Ankara gibi belli bölgelerde arz talebin oldukça üstünde. Bizim otelimiz 1986 yılında aç...