Ana içeriğe atla

Emine Bulut kızının gözleri önünde öldürüldü.


Ne kolay değil mi bu 6 kelimelik cümleyi okumak!  Bir çırpıda okundu bitti bile! Şimdi  bu taze vahşetin etkisiyle; kimileri günlerce olayı irdeleyecek, kimileri  “ne biçim toplum olduk” diyecek, kimileri de benim gibi gecenin bir yarısında; neden?  Asırlardır kadınlar eziliyor, neden?; Vahşice öldürülüyorlar, neden? Bu güzel dinimizin vecibeleri uygulanmıyor, neden? Yeni gelen nesil Müslümanlık öğretisini yasaklarla bir tutuyor? Neden? Müslümanlığın yobazlık olmadığını, HZ MUHAMEDİN “cennet anaların ayağının altındadır”   söylemiyle; annenin    ne kadar  değerli olduğuna dikkat çektiğini  görüp,  kabul  edilip,  önemsemiyor?..sorularına yanıt aramaya çalışacak.    
Oysaki dinimiz;" sevin, sayın, merhametli olun, küçükleri koruyup, büyükleri sayın, zavallının, çaresizin, elinden tutun,acı çekenin  derdine dermen olun,aç kalanı  doyurun "demiş.Ve demiş ki "tüm yaptığın iyilikleri yardımları, ibadeti; kimse bilmesin, kimsenin gözüne sokma, kimseyi aşağılama, kimseyi yok sayma!  incitme  insanları ! "demiş.
Dememiş; karını öldür, dememiş; yaşama daha yeni yelken açan minicik kızını, annesinin ölümüne seyirci bırakıp travma yaşat! Dememiş yarattığımın terbiyecisi, bekçisi ol!  
Bitmeyen seyirci kalınan kadın cinayetlerinin sayısı; ne acıdır ki her geçen yıl azalacağına artmakta. Her yaşanan kadın cinayetinde   kadın vekillerimiz, STK’lar; herkes çeşitli konuşmalar yapar. “Asacağız, keseceğiz, çözeceğiz” der. Sonra ne olur; söz uçar notlar kalır!  Ta kiyaşanacak yeni bir kadın cinayetine kadar!
 Artık “söyleme değil eyleme bakma ” zamanı geldi. Hatta geçiyor bile! Yeter artık, bitsin bu kadın zulümleri! Bu gün mecliste yeterli olmasa da inanarak bir araya geldiklerinde, çözüm odaklı çalışacak; yeteri kadar kadın sayısı var. Hepsi,seçim zamanı oy isterken; parti politikalarının yanı sıra kadının önemine dikkat çekmek için de mecliste olmak istediklerini söylerler, söylediler.Peki, var  mı  bundan daha önemli kadın sorunu.? Olabilir mi?Annesi gözünün önünde öldürülen kızın psikolojik anlamda sağlıklı olması mümkün mü? Kim bilir ne travmalar yaşayıp, yaşatacak kendine ve çevresindekilere.
 Atatürk  yıllar önce " Ey Türk Kadını sen yerlerde sürüklenmeye  değil,omuzlarda yükselmeye layıksın" demişti.Lütfen  Kadın Milletvekilleri  ilgilenin kadın cinayetleri ile.Bir araya gelin, önlemler almak için kafa yorun! Siyasi anlamda ayrı görüş içinde olabilirsiniz;  birbirinize kızın,bağırın, çağırın  ama  çözüm odaklı olun!
Sayın Kadın Milletvekilleri; bizi yönetmek için bizlerden aldığınız   oylarla  mecliste yer  aldınız.Eğer yer işgal etmiyor çalışıyorsanız;çözüm bulun, bulmalısınız.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Söyleşi Buse Daştan

                   GENÇ OLMAM OLUMLU OLUYOR DİNAMİK BULUYORLAR Yüksek mimar olan Buse Daştan, çalışma hayatına İtalya’da üniversite üçüncü sınıfta okurken başlamış. İşine aşık olan Taştan, bu serüvene iki yılda İstanbul’un tanınmış mimari ofislerinde çalışarak devam etmiş. “Her mimarın kendine özgü çizgisi vardır bunu da projelerinize yansıtırsınız ve o sadece size ait olur. Bu duygu ile kendi işimin patronu olursam, kendi çizgimi en iyi şekilde projeler- ime aktarabileceğimi biliyordum. Hedeflerim doğrultusunda ilerlerken, sanayici ailenin kızı olmanın verdiği özgüven ve cesaretle 2015 yılının ilk çeyreğinde kendi adım ile İstanbul da Buse Dastan Architects‘i kurdum ve bu yolda yürümeye devam etmekteyim.” diyor. Taştan ile sektörü ve başarı hikayesini konuştuk. Genç girişimci olarak başarı grafiğiniz yüksek bu süreci anlatımısınız? Tabi ki hiç de kolay olmadı. Herkes gibi bende bu sureci merdiven basamaklarına benzetiyorum. ”Bir dil bir insan” söylemi vardır mesle

EMEL USLU ATİK BAŞARI ÖYKÜSÜ

    GİRİŞİMCİLİK                      DÖNEMİ Mezun olduktan sonra, Gaziantep’te başarılı işler yapan bir inşaat firmasında mimar olarak işe başlamış. Kısa bir süre içinde 53 kişilik bir ekibinin başına proje müdürü ve yarışma koordinatörü olmuş. Türkiye genelinde birçok alışveriş merkezi, iş merkezleri gibi büyük projeleri hayata geçirmiş. 2000 yılında, girişimci ruhu ve kişisel cesareti ile ‘’Az iş yaparım, öz iş yaparım ama kendi işimi yaparım.’’ diyerek mevcut işinden ayrılarak US Mimarlık İnşaat Taahhüt adı altında kendi iş yerini açmış.Atik,‘’benim çocuklarım’’ dediği birçok projeye imza atmış. Bütün bunlarbugünkü başarısının basamaklarını oluşturmuş. AŞİRET AİLEYE İLK  YABANCI GELİN 2002 yılında kendisi gibi mimar olan “hem iş, hem hayat arkadaşı, hem de yol arkadaşım” dediği Diyarbakırlı köklü bir ailenin   oğlu Ender Atik ile evlenmiş. Bu evlilik ile ailenin ilk radikal değişimini başlatmış. Ailenin ilk yabancı ve okumuş ge

Söyleşi Nazlı Yorulmaz

      MESLEĞİNİZ HER NE OLURSA OLSUN, EN İYİSİ OLMAK İÇİN ÇABALAYIN! Makine mühendisi olan Nazlı Yorulmaz, sanayici bir ailenin çocuğu olduğu için erken başlamış iş hayatına... Öyle ki mezun olur olmaz babası ve babasının bir arkadaşı ile birlikte dış cephe temizlik sistemleri, asma iskele üretimi yapan bir firma kuruyor ve bu firmanın bir çalışanı olarak iş hayatına atılıyor. Firmanın muhasebesinden başlayarak, satın alma departmanında, son olarak da proje departmanında görev alarak, iş hayatında deneyim kazanıyor Bugün başarıları ile adından sıkça söz ettiren Yorulmaz; “Çalışma prensiplerini, çalışan olmanın sorumluluklarını, iş takip prosedürlerini ve ast-üst ilişkisi ile ilgili tecrübelerini elde ettim. Mesleki anlamda ise çizdiğimiz projelerin nasıl üretileceğini, üretim aşamalarının nasıl gerçekleştiğini öğrendim.” diyor. Ambalaj sektöründe duayen anne ve babanın kızı olan ikinci kuşak Yorulmaz, genç iş veren olmanın zorluklarını, iş dünyasını, iş kadını