Ana içeriğe atla

SİYASETTE KADININ YERİ


Türkiye de kadın olmanın zorluğunu kabullenerek yaşamını sürdürmekte olan Kadın, doğduğundan bu güne dek hep ikinci planda kalmıştır. Elbette bilinen ve görünen bu tablo karşısında  ‘çalışan kadın’ olmak da ayrı bir zorluktur. Hele çalışan kadın sıfatının yanına bir de anne kimliği eklendiyse,   herkesin kolay kolay altından kalkamayacağı mücadeleci bir yaşam tarzı sürdürür. Ve bu mücadelenin temelinde kadının;  sabrı, sınırsız ve koşulsuz sevgisi,   derin aklı ve kıvrak zekâsı yatmaktadır. Ne acıdır ki sorun çözümünde önemli olan bu özellikleri ve mücadeleci yapılarına rağmen kadınlar siyasette pekte yer almak istememekte.  Oysaki sorun ve çözümlerini en iyi bilenler olan bu genç dinamik kadınların, ülke siyasetinde yer almaları; siyasetin kalitesini artıracaktır.

Yıllarca siyasette yer almış olan eski Bakanlardan İmren Aykut, kendisiyle gerçekleştirdiğimiz  söyleşide  kadının siyasetten uzak duruşunun nedenlerini   “kadınlar geleneksel rollerinin dışına çıkamıyorlar. Öyle görevleri  var ki kadın bunu yapmak zorunda. Biyolojik olarak bir takım görevleri var, anne oluyor, olacak. Ne olursa olsun, evde çocuğun  sorumluluğu    henüz annede. Bu sorumluluğu paylaşan erkek sayısı ise çok az. Bunun giderek değişiyor olduğunu      görsek te  çok yavaş bir değişim bu. Siyaset  en zor iş alanı. Bunca yıllık siyasi yaşamımda bunu gördüm ve en zor iş alanı olduğuna karar verdim. Siyasetin zamanı yok, siyasetin mesaisi yok, tatili yok.365 gün 24 saat hazır vaziyette olacaksınız. Milyonlarca  insana hitap ediyorsunuz. Hepsinin sizden beklentisi talebi olabilir. Hele ki Türkiye gibi sorunları çok olan bir ülkede siyasetin ne kadar   zor olduğunu tahmin etmek  mümkün.  Diğer yandan konuya yasal olarak baktığımızda;  kadınlara yönelik çok iyi haklarımız, lehimize düzenlenmiş hükümlerle dolu yasalarımız var. Ancak bizim Türk milleti olarak enteresan özelliğimiz var. En iyi kanunları bulup meclisten geçirip çıkartırken, kötü şekilde uygulama özelliğine sahibiz. Bu birçok  gelişmenin engellerinden bir tanesi. Ayrıca siyaset çok masraflı ciddi bir maddi kaynak gerekiyor. Kadınların ayıracak maddi kaynakları yok.  Bu da kadınların önemli bir engeli. Bir   bakıyorsunuz   hiç  siyasetle ilgisi olmayan varlıklı kadınlara, babası veya eşi finans edince  onlara siyaset yolu açılıyor. Onlarında siyasi tecrübeleri olamadığı  için  mecliste  sesleri hiç duyulmuyor. Bütün bunların  yanında esas sebep  parti içi demokrasinin işlememesi. Siyasi partilerin içinde demokrasi  işlemeyince  başka kurumlarda  da işlemiyor. Bence en önemli sorunumuz. Çünkü parti  içi demokrasi işlemeyince  kadınlar partilerde yer alamıyor. Buyurun derneklere odalara bakın. Parti içi demokrasi olmayınca parti yönetim kademelerinde yer alamıyor, delege ve  milletvekili  olamıyor. Bu arka arkaya gelen bir zincir. Parlamentoda adil  ve makul sayıda kadın olmayınca da demokrasi işlememiş oluyor. Çünkü demokrasi bir katılım rejimidir.” sözleriyle dile getirmişti.Demokrasi adına ne kadar doğru,ne kadar gerçekçi bir yorum!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nüfusun %50sinin eşi, diğer %50 sinin annesi olan tüm kadınlara özen ve önemin bir değil, her gün gösterilmesi dileğiyle tüm annelerin anneler günü kutlu olsun. sevgi ve saygıyla Nüket Kantarcı KENDİ KENDİNE YETMEK Epey bir zaman geçmişti üzerinden yalnız kalışının. Eşini yeni kaybetmiş, kendi adlandırdığı yaşam biçimi olan yalnızlık dolu yeni hayatına alışmaya çalışıyordu. Üç çocuğu evlenerek yuvadan uçup kendi hayatlarını kurmuştu. O da her ayrılışta kah ağlamış, kah gülmüştü. Yalnızlık korkusu ile ilk o zamanlarda tanışmıştı. ! En yakın dostuydu eşi. Hissettiği karmaşık duyguları toparlamasına yardım ediyor,  yardım ettikçe de daha çok yaklaşıyordu eşine. Öyle ki kenetlenircesine bağlanıyorlardı birbirlerine. Hani   “yaşlandıkça eşler birbirlerine benzer” derler ya.  Kim demişse doğru demiş. Çift yaşlandıkça gençleşmiş, aynı dili konuşarak yaşamın tadını daha çok almaya başlamışlardı. Zaten eşi evlendikleri gece dua ederken de “Allah’ım bana son günlüğü ver” demiş...

Söyleşi Gizem Alıçlı Baştaş

            ŞİFA HEPİMİZİN İÇİNDE   Gizem Alıçlı Baştaş, sanayi sektöründe ki başarılı iş kadını unvanının yanına son yıllarda oldukça ilgi duyulan kozmik şifa eğitmenliğini de ekledi. Baştaş ” Kişisel Gelişim dünyasına girişim 2003 yılın da Reiki ile başladı. Kişinin kendini şifalandır- ma gücüne inanarak, bu yolda hem kendimi geliştirmek hem de başkalarının şifasına aracı olmak için kendimi geliştirmeye devam ettim. Bu süreçte fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal bedenlerimiz için olan alışmalarda yer almış, farklı modaliteler- in 60’ın üstünde eğitimlere katıldım.” diyor. Baştaş TETHEVA Kozmik Şifa ve önemini okuyucularımızla paylaştı. Bu sürece giriş sebebiniz neydi, nasıl gelişti, anlatır mısınız? Bu yoğun tempoyla nasıl başa çıkıyorsunuz? Tüm enerji çalışmaları aslında kişilerin kendi içindeki şifa yeteneklerini desteklemek içindir. Çocukluğumdan beri altıncı hislerim çok kuvvetliydi. Küçük yaşlarda bu yetimi tanıdıklara f...

Soyleşi Sinem Altınel

ANKARA’YA ULUSLAR ARASI FUAR VE KONGRELER GEREKLİ Didem Sinem Altınel Mısırdalı, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdikten sonra 2002 yılında aile şirketleri olan Altınel şirketler grubunda çalışmaya başlamış. Eğitime ve öğrenmeye çok önem veren Altınel iş hayatının yanı sıra Hac- ettepe’de mastır ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra bu gün Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nde Yönetim ve Or- ganizasyon alanında doktorasını yapıyor. Altınel, Ankara’nın turizmi ve ekonomik gelişimi için neler yapılması gerektiğini Girişimci Kadın Dergisi’ne anlattı. Ankara’daki otellerin çok olmasını ve bu sektörün bu şekilde büyümesini nasıl buluyorsunuz? Türkiye genelinde olduğu gibi çok plansız. 2002 yılında Türki- ye’nin toplam yatak sayısı 800.000 iken, 2019 yılında bu rakam 1.550.000’e ulaşmış. Evet, bu süreçte turizm sektörü ciddi anlamda gelişse de, özellikle Ankara gibi belli bölgelerde arz talebin oldukça üstünde. Bizim otelimiz 1986 yılında aç...