Ekonomik gelişmenin temel amacı, o ülkenin yaşam seviyesini
yükselterek, ülkeyi çağdaş ülkeler seviyesine çıkartmaktır. Bu bağlamda bir
ülkenin toplam gelirindeki artış ile kişi başına düşen gelirin yükselmesi ekonomik gelişmenin önemli bir göstergesidir.
Ancak ülke olarak
sık sık yaşanan ekonomik krizler nedeniyle bu olumlu tabloyu görmek pekte
mümkün olmuyor. Öyle ki sıkça yaşanan
krizlerden kendilerini korumak isteyen
iş insanları ve şirketlerin yöneticileri; piyasalardaki
gelişmeleri takip edip, ekonomideki zorlukların farkına vararak , gerekli
önlemleri almaya dikkat ediyorlar. Çünkü yaşanan ekonomik krizde gereken
önlemler alınmaz ise şirket ne kadar büyük olursa olsun -bu durumu
kimse istemez- kapılarına kilit vurma durumuna gelmeleri
kaçınılmazdır. Bu bağlamda ilk
yapılması gerekenler; şirket yönetimindeki hataları en aza indirmek, kurumsallaşma
aşamasına girerek demokratik işleyişi geliştirmek olmalıdır. Çünkü yönetimdeki katılık; mal ve hizmet
üretiminin gelişmesini, esnekliği yok etmektedir. Ancak bu demokratik yönetim,
elbette belli bir prensip ve iş disiplini sınırları içerisinde olmalıdır. Şu
günlerde ülke iş insanları da var olan
sıkıntılı süreçle baş etmeye çalışırken, bu
belirli konuların üzerinde de çalışmakta. Çünkü daha öncelerde de
yaşandığı gibi zorlu bir süreçten geçmekteyiz. Ekonomide üretimin önemi ve gerekliliğinin yanı sıra sanayinin
içinde bulunduğu çıkmazda dikkat çekmekte. Öyleki bu yaşanan tablo bana 2001
krizinde Cesan Asfalt Plentlerinin firma ortağı, Tahir Aydoğdu ile gerçekleştirdiğimiz röportajı
hatırlattı. Aydoğdu yaşanan krizle ilgili sanayinin önemine vurgu yapmış, “sanayi gelişen ülkelerin vazgeçilmez
ekonomik faaliyet alanıdır, sanayi olmadan ekonomi, ekonomi olmadan özgürlükten
söz edemeyiz. Kısacası sanayi ekonominin bel kemiğidir” demişti.Bu gün yaşadığımız ekonomik sıkıntıda bu gerçeğin önemli bir göstergesi olarak karşımıza çıkmakta.
GENÇ OLMAM OLUMLU OLUYOR DİNAMİK BULUYORLAR Yüksek mimar olan Buse Daştan, çalışma hayatına İtalya’da üniversite üçüncü sınıfta okurken başlamış. İşine aşık olan Taştan, bu serüvene iki yılda İstanbul’un tanınmış mimari ofislerinde çalışarak devam etmiş. “Her mimarın kendine özgü çizgisi vardır bunu da projelerinize yansıtırsınız ve o sadece size ait olur. Bu duygu ile kendi işimin patronu olursam, kendi çizgimi en iyi şekilde projeler- ime aktarabileceğimi biliyordum. Hedeflerim doğrultusunda ilerlerken, sanayici ailenin kızı olmanın verdiği özgüven ve cesaretle 2015 yılının ilk çeyreğinde kendi adım ile İstanbul da Buse Dastan Architects‘i kurdum ve bu yolda yürümeye devam etmekteyim.” diyor. Taştan ile sektörü ve başarı hikayesini konuştuk. Genç girişimci olarak başarı grafiğiniz yüksek bu süreci anlatımısınız? Tabi ki hiç de kolay olmadı. Herkes gibi bende bu sureci merdiven basamaklarına benzetiyorum. ”Bir dil bir insan” söylemi vardır mesle
Yorumlar
Yorum Gönder