Ana içeriğe atla

Makale Dr Uğur Hamurcu





                                                        KADINA ŞİDDET OLGUSU
Şiddet olgusu, her geçen gün azalmak yerine daha yakıcı ve yıkıcı sonuçları olan     toplumsal ve çok boyutlu bir sorun haline geldi. Dünyanın birçok ülke- sinde ve Türkiye’de kadınlar değişik biçimlerde şiddete uğruyor. Ancak şiddeti sadece fiziksel olarak düşünülmemeli.
Şiddet olgusu, her geçen gün azalmak yerine; yıkıcı sonuçları olan toplumsal ve çok boyutlu bir sorun haline geldi.  Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de kadınlar değişik biçimlerde şiddete uğruyor. Ancak şiddet sadece fiziksel olarak düşünülmemeli. Şiddet fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel olarak bir bütün olup, toplumsal ve çok boyutlu bir sorundur.
Kadınların eğitimden yoksun bırakılarak eve mahkum edilmesi, ekonomik faaliyetinin yasal ve geleneksel birçok engelle kısıtlanması, yaşamında bin bir haksızlık ve ayrımcılıkla karşılaşması, bedenlerinin zorla kullandırılması, inanmadıkları eylemlere maruz bıraktırılması, özel hayatının sorgulandırılması bunların hepsi şiddetin parçalarıdır. Öyle ki şiddetin bilindik hüzünlü öyküleri, toplumun duyarsızlığı ile büyüyor. Yalnızca bedenlere zarar vermiyor, kadınların öz saygısını, ihlale direnme ve hak arama arzusunu zayıflatırken de yok ediyor. Özetlersek şiddet davranışı, sadece fiziksel içerikli değil aynı zamanda sözel ve psikolojik tacizi de içeren davranışlardır. Birine bilerek rahatsızlık veya fiziki olarak zarar vermemeyi içermektedir. Kadına yönelik şiddetin nedenleri incelendiğinde, toplumun kadına ve erkeğe bakış açısı, ekonomik problemler, biyolojik ve psikolojik nedenler karşımıza çıkmakta. Sonuçta şiddet, sonuçları ile bireylerin fiziksel ya da psikolojik sağlığını derinden etkiler.

                                          NASIL   ENGELLENMELİ
 Kadın erkek fark etmez şiddet bir insanlık suçudur. Bu bağlamda eğitimin önemi ve gerekliliği tartışılamaz. Kadına yönelik şiddet önlemeye gelince; alınacak başka önlemlerinde olduğunu düşünüyorum. Mesela; kadına yönelik namus, töre cinayetleri, koca-baba dayağı haberleri medyada daha dikkatli yer almalı, magazinleştirilerek sunulmamalı. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği ile ilgili sorgulanma yapılmamalı, fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip hak etmediği tartışılmamalı. Öyle ki kurbanlar; suçlanıyor, suçlular “mağdur” ilan ediliyor. En acısı da şiddet, dinsel-geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla  ve yasalar eliyle meşrulaştırılıyor. Ben Türkiye’de çalışan bir kadın doğum uzmanı olarak özellikle kadına şiddet konusunda birçok mağdurla karşı karşıya gelmekteyim.Ve bu toplum yarasını çözebilmek bir insanlık görevidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Söyleşi Buse Daştan

                   GENÇ OLMAM OLUMLU OLUYOR DİNAMİK BULUYORLAR Yüksek mimar olan Buse Daştan, çalışma hayatına İtalya’da üniversite üçüncü sınıfta okurken başlamış. İşine aşık olan Taştan, bu serüvene iki yılda İstanbul’un tanınmış mimari ofislerinde çalışarak devam etmiş. “Her mimarın kendine özgü çizgisi vardır bunu da projelerinize yansıtırsınız ve o sadece size ait olur. Bu duygu ile kendi işimin patronu olursam, kendi çizgimi en iyi şekilde projeler- ime aktarabileceğimi biliyordum. Hedeflerim doğrultusunda ilerlerken, sanayici ailenin kızı olmanın verdiği özgüven ve cesaretle 2015 yılının ilk çeyreğinde kendi adım ile İstanbul da Buse Dastan Architects‘i kurdum ve bu yolda yürümeye devam etmekteyim.” diyor. Taştan ile sektörü ve başarı hikayesini konuştuk. Genç girişimci olarak başarı grafiğiniz yüksek bu süreci anlatımısınız? Tabi ki hiç de kolay olmadı. Herkes gibi bende bu sureci merdiven basamaklarına benzetiyorum. ”Bir dil bir insan” söylemi vardır mesle

EMEL USLU ATİK BAŞARI ÖYKÜSÜ

    GİRİŞİMCİLİK                      DÖNEMİ Mezun olduktan sonra, Gaziantep’te başarılı işler yapan bir inşaat firmasında mimar olarak işe başlamış. Kısa bir süre içinde 53 kişilik bir ekibinin başına proje müdürü ve yarışma koordinatörü olmuş. Türkiye genelinde birçok alışveriş merkezi, iş merkezleri gibi büyük projeleri hayata geçirmiş. 2000 yılında, girişimci ruhu ve kişisel cesareti ile ‘’Az iş yaparım, öz iş yaparım ama kendi işimi yaparım.’’ diyerek mevcut işinden ayrılarak US Mimarlık İnşaat Taahhüt adı altında kendi iş yerini açmış.Atik,‘’benim çocuklarım’’ dediği birçok projeye imza atmış. Bütün bunlarbugünkü başarısının basamaklarını oluşturmuş. AŞİRET AİLEYE İLK  YABANCI GELİN 2002 yılında kendisi gibi mimar olan “hem iş, hem hayat arkadaşı, hem de yol arkadaşım” dediği Diyarbakırlı köklü bir ailenin   oğlu Ender Atik ile evlenmiş. Bu evlilik ile ailenin ilk radikal değişimini başlatmış. Ailenin ilk yabancı ve okumuş ge

Söyleşi Nazlı Yorulmaz

      MESLEĞİNİZ HER NE OLURSA OLSUN, EN İYİSİ OLMAK İÇİN ÇABALAYIN! Makine mühendisi olan Nazlı Yorulmaz, sanayici bir ailenin çocuğu olduğu için erken başlamış iş hayatına... Öyle ki mezun olur olmaz babası ve babasının bir arkadaşı ile birlikte dış cephe temizlik sistemleri, asma iskele üretimi yapan bir firma kuruyor ve bu firmanın bir çalışanı olarak iş hayatına atılıyor. Firmanın muhasebesinden başlayarak, satın alma departmanında, son olarak da proje departmanında görev alarak, iş hayatında deneyim kazanıyor Bugün başarıları ile adından sıkça söz ettiren Yorulmaz; “Çalışma prensiplerini, çalışan olmanın sorumluluklarını, iş takip prosedürlerini ve ast-üst ilişkisi ile ilgili tecrübelerini elde ettim. Mesleki anlamda ise çizdiğimiz projelerin nasıl üretileceğini, üretim aşamalarının nasıl gerçekleştiğini öğrendim.” diyor. Ambalaj sektöründe duayen anne ve babanın kızı olan ikinci kuşak Yorulmaz, genç iş veren olmanın zorluklarını, iş dünyasını, iş kadını