KADIN, ANNE, ŞİDDET
(KAŞ)
“KAŞ yapalım derken
göz çıkartmak” diye bir söz vardır.“Kadın, Anne, Şiddet” başlıklı bir yazı kaleme alırken bu
kelimelerin baş harfleri “KAŞ” bana bu sözü hatırlattı.“Kadın” ve “Anne”
kelimelerinin yanına “Şiddet” kelimesini hiç yakıştıramadım. Kadınlara ve
annelere duyduğumuz saygı ve sevgiyi içimde hissederken birden bazılarımızın
onlara uyguladığı “Şiddet” aklıma geldi. “Kaş yaparken göz çıkartıyoruz” dedim.
Kadına, anneye şiddet uygulayanlar onlara duyduğumuz sevgi ve saygıyı
kirletiyorlar, karalıyorlar diye üzüldüm.İyilik yapayım derken, birine büyük
zarar vermek ya da bir işi düzelteyim derken büsbütün bozmak. Kim ister böyle
davranmak? Kadına ve anneye şiddet uygulayanlar sadece kendi ailelerini ve
çevrelerine zarar vermiyorlar, farkında olmadan tüm toplumu lekeliyorlar.
Basında duyduğumuz kadına şiddet olaylarının artması hepimizin problemi olmalı.
Kadına şiddeti ortadan kaldırmak için kadınlara toplum içinde hak ettikleri
değeri vermemiz gerekir.
Ailenin Direği
Annedir
“Ailenin direği babadır” derler. Annelerin hakkını yerler.
Aslın- da “Ailenin direği annedir”. Eve para getiren kişiyi ailenin direği
olarak tanımlamak doğru bir yaklaşım değildir. Ailenin manevi yükünü taşıyan,
çocukları ve kocası için kendi şahsi yaşantısından fedakarlık yapan, ailesini
bir arada tutmak için çaba sarf eden hep annedir. Çocuğun içinde doğduğu,
büyüdüğü, duygu ve yeteneklerinin şekillendiği yer ailesidir. Başarılı ve
topluma faydalı bir gençlik yetiştirmek için ilk ve en önemli adım, huzurlu ve
mutlu bir aile ortamında yetişen çocuklarla mümkün olur. Yapılan araştırmalar,
huzurlu, hoşgörülü ve mutlu bir aile ortamında yetişen çocukların, okul
ortamında ve iş hayatında daha başarılı olduklarını göstermiştir. Aile
birliğini ve huzurunu sağlamakla sorumlu olan anne ve babanın iyi çocuklar
yetiştirebilmesi için uyumlu, huzurlu, sevgi dolu bir aile ortamını yaratmaları
gerekir. Bu ortamın yaratılmasında babanın rolü çok önemlidir. Ancak bu ortamın
yaratıla- bilmesi annelerin baba ile çocukları arasında oluşturacağı köprü olmadan
mümkün değildir. Anneler bu köprüyü oluşturmak için emek sarf eder,
fedakarlıklar yapar.
Annenin hakkı ödenmez.
Karşılıksız seven ve verici olan varlığın adı “Annedir”
Anne en güvenilir sığınaktır. Çocuklar ağlarken niçin “Anne”
diye ağlar? Ben bugüne kadar “Babaa” diye ağlayan bir çocuk hiç görmedim.
Anneler bedenlerinin bir parçası olan evlatları için her türlü fedakarlığı
yapmaktan kaçınmaz. Anne karnında başlayan bu fedakarlığın karşılığını ve
annenin hakkını hiçbir evlat ödeyemez. Anne sevgisi işte bu nedenle dünyadaki
sevgilerin en güzelidir. Anneler, ömür boyu sevgiye, saygıya, hizmete ve
hürmete layık olan, en yüce varlıklardır. Her sene mayıs ayının 2’inci pazar
gününü “Anneler Günü” olarak kutluyoruz. Annemize hediye alıyoruz. Bizimle yaşamıyorsa
gidip elini öpüyoruz. Gurbetteysek telefon edip gönlünü alıyoruz. Annenizin
değerini o hayattayken bilmemiz gerekir. Ağaç yaprağın kıymetini bilmez. Yere
düştüğünde anlar. İnsanoğlu bazı şeylerin değerini ancak onu kaybettikten sonra
anlıyor. Annemizi mutlu etmek ve emekleri için şükranlarımızı sunmak için o
hayattayken her fırsatı değerlendirmeliyiz. Her yıl sadece mayıs ayının 2’inci
pazar günü değil, her pazar bizim için bir “Anneler Günü” olmalı.
Dünya Lideri ve Kadın
“Kadın” ve “Anne” denince onlara en çok değer vermiş ve
toplum içinde hak ettikleri yere gelebilmelerini sağlamak için çaba sarf etmiş
dünya liderinin sözlerini bir kez daha hatırlamak gerekir; “Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski
devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları
taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline
koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hatta
erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya
mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.
Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını
talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şeyi kadın ve erkek beraber olarak ilim ve
kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede
olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik
edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz
şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer
hususlar- da erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye
gitmişlerdir.
Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletli ve en ağır
kadını olmalıdır. Ağır siklette değil, ahlakta, fazilette ağir, vakur bir kadın
olmalıdır. Türk kadınının vazifesi, Türk’ü zihniyetiyle, azmiyle muhafaza ve
mudafaaya kadir nesiller yetiştirmektir. “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde
sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”Gazi Mustafa
Kemal Atatürk’ün bu cümleleri hepimizin kulağına küpe olmalıdır.
Unutmayın; “Ailenin Direği Annedir”. Anneler, ömür boyu
sevgiye, saygıya, hizmete ve hürmete layık olan, en kıymetli varlıktır
Yorumlar
Yorum Gönder