Ana içeriğe atla

Makale Doç. Dr. Güler Demirova Györffy



               PİYANO EGİTİMİNİN İLKÖGRETİM ÖGRENCİLERİNİN DİKKAT TOPLAMA                                                                            YETİSİNE ETKİSİ

Sanat eğitiminin ayrılmaz bir parçası olan müzik eğitimi çocuğun çok yönlü yetişmesine yardımcı olur. Müzik bilgisi, müzik- sel beceriler ve alışkanlıklar, müziksel düşünme, müzik beğenisi, müzik eğitimi süreci içinde çocuğa kazandırılan değerlerdir. Müzik eğitimi çocuğu duyuşsal ve zihinsel yönden geliştirir, algılama yeteneğini artırır, hayal gücünü ve hafızasını güçlendirir, kişiliğinin biçimlenmesine katkı sağlar. Macar eğitimci L. Kardos’a göre, “Müzikle uğraşma, çalgı çalma çocuklara dikkatli ve sabırlı olmayı öğretir, onlara duygularını anlatma fırsatı verir. Bu deneyimle ses ve sessizliğin değerini, önemini bilir ve kavrar. Müzikle tanıştığı için yaşantısı değişir.” Müzik eğitimi alan çocuklarda zaman kavramı da daha farklı bir anlamda değerlendirilir. Zamanı doğru kullanma, yoğunlaşma ve dikkat özelliği gerektirir.21. yüzyılda çağdaş ve entelektüel bir kuşak yetiştirilmesi için müzik ve müzik eğitimi genel eğitimin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Bu bağlamda çalgı eğitimine de bireylerin çok yönlü gelişimine büyük katkısı olduğu için gereken önem verilmelidir. 21. yüzyılda teknolojideki hızlı gelişme müzik eğitimini de etkilemektedir. Çocuklar, teknolojinin en gelişmiş elektronik araçlarını kolaylıkla kullanarak, hiçbir çaba göstermeden, niteliği tartışılabilen her tür müziği yapabilmekte ve ulaşabilmektedirler. Oysa çocuğun doğal malzemeden üretilen, gerçek akustik nitelikli çalgıya dokunarak ses elde etmesi; sabırla, dikkatle, emek vererek, zaman ayırarak çalmaya çalışması, her açıdan gelişimi için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, çocukların genel eğitiminde müzik ve çalgı eğitimine mutlaka yer verilmelidir. Bu kapsamda çalgı eğitimi yaygınlaştırılmalı ve toplum, çalgı eğitiminin çocuğun gelişimi üzerindeki etki ve katkıları konusunda her türlü iletişim araçları ile bilgilendirilmelidir. Aileler ve öğretmenler çocukları müzik ve çalgı eğiti mine özendirmeli ve yönlendirmelidir. Bütün çalgılar içinde, çalışmaya en elverişli ve en erken başlanabilecek olanı piyanodur. Çünkü diğer müzik aletlerinden farklı olarak istenilen ses piyanoda hazır olarak bulunmaktadır. Bu nedenle piyano, tüm çalgıların içinde çoksesli olma özelliği ile, diğer çalgılara göre çocuğun müziksel gelişimi açısından daha uygun bir eğitim çalgısı olarak önerilebilir. Piyano eğitimi çocuğun genel olarak müzik yeteneğini daha ileri düzeye götürür. Özellikle işitme yeteneği ve ritim duygusunu ilerletir. Sesleri ve tartımları kendi yaşantısı yoluyla daha yakından tanır, birbirinden ayırt eder. Doğru ve yanlış sesleri bulabilmeyi öğrenir. Çoksesli müziği öğrenmesine olanak sağlar ve hafızasını geliştirir. Müzik iç disiplini sayesinde belli bir konuya konsantre olmayı (yoğunlaşmayı) ve dikkatini uzun süre sürdürmeyi öğretir. Çocuğun ellerini ve parmaklarını ustalıkla kullanabilme yeteneğini geliştirir; göz, el ve ayak işbirliği, kas koordinasyonu gelişimini artırır; fazla enerjisini olumlu yönde harcamasını sağlar; soyut düşünebilme becerisini kazandırır;  hayal gücü ve yaratıcılık yönlerini ortaya çıkarır ve güçlendirir; disiplinli, titiz ve sabırlı olmayı öğretir; sorumluluk duygusu kazandırır ve kendine güvenini artırır; kendi başına iş yapmanın zevkine varmasını sağlar; kendini müzikle ifade etmeyi ve topluluk önünde becerisini sergilemeyi öğretir. Piyano eğitimi sürecinde edindiği müziksel birikimle çocuğun, daha duyarlı ve duygusal olmasını sağlar.Piyano eğitimi çocuğun zihinsel gelişimine etki ve katkıda bulunur. Çünkü çocuğun okuldaki derslerine kıyasla piyano eğitiminde zihinsel çözümlemeye daha fazla yer verilmektedir. Bu da zihin gelişimine farklı katkılar sağlamaktadır. Sadece basit bir notayı okuyarak, çalgı üzerinde gerçekleştirme süreci içinde bile, aynı anda birçok zihinsel işlem yapılmaktadır: Ezgisel ve ritmik bir nota yazısını aynı anda iki farklı dizekten (porteden) farklı iki anahtarda okuma, iki elde de onları doğru, hatasız olarak çalma, doğru parmak numaralarını kullanma; parmakların notaları net bir şekilde belirterek çalmasını sağlama, müzik cümlelerinin akışını hissedip belirtme, nüans (ses rengi) işaretlerine uyma ve uygulama... gibi.Çek araştırmacı ve eğitimci Y. Dostal’a göre çocuğa “sessizliği dinleme”, içten duyma, içindeki müziksel duygularını piyanoda çalarak gerçekleştirmesini öğretmek gerekir. Çalınacak parça boyunca gereken tempoyu ve ritmi tutma, sus işaretlerini doğru uygulama yalnız ritim duygusuna bağlı değildir; burada iç disiplin, kontrol, konsantrasyon ve dikkatli olma becerileri gerekmektedir. Dikkatle ilgili problemler genellikle ilkokul döneminde fark edilmektedir. Çünkü bu dönemde çocuktan bir konu üzerinde dikkatini toplaması, belli bir süre yerinde oturması ve bir konu ile ilgilenmesi beklenmektedir. Bu nedenle, özellikle ilkokul döneminde dikkat toplama konusu ön plana çık- makta ve dikkat toplama problemlerinin bu konuda herhangi bir sorun yaşanmadan önlenmeye çalışılması önem kazanmaktadır. Özellikle dikkat toplama yetisinin geliştirilmesi için piyano eğitimi en etkili araçlardan biri olabilir. Piyano eğitiminde dikkatli çalışma ve uzun süreli konsantrasyon en önemli konulardır. Dikkat, bütün ekollerin, eğitim sistemlerinin, öğretim programlarının uygulanmasında aynı şekilde önem taşımaktadır. Dikkat, öğrencinin müzikal gelişiminin ve onu piyano üzerinde uygulamasının arasında bir köprü, bir araçtır. Devinimsel yaklaşımdan kaynaklanarak piyano dersleri tamamıyla dikkatin yoğunlaştırılmasını ister. Çalgıdan ses çıkartma işlemi sadece ellerin veya parmakların işlemi değildir. Tüm dikkat, düşünce, hareket, kısaca tüm vücut bu işlem için çalışmalıdır. Tüm bu nedenlerledir ki piyano eğitiminin çocukların dikkat toplama yetisine katkısı olduğu yadsınamaz. Piyano eğitimi alan öğrencilerin almayanlara göre daha seri davrandıkları, daha çabuk konsantre oldukları, yapılacak iş ve işlemleri daha çabuk ve hızlı şekilde tamamladıkları gözlenmiştir.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Söyleşi Buse Daştan

                   GENÇ OLMAM OLUMLU OLUYOR DİNAMİK BULUYORLAR Yüksek mimar olan Buse Daştan, çalışma hayatına İtalya’da üniversite üçüncü sınıfta okurken başlamış. İşine aşık olan Taştan, bu serüvene iki yılda İstanbul’un tanınmış mimari ofislerinde çalışarak devam etmiş. “Her mimarın kendine özgü çizgisi vardır bunu da projelerinize yansıtırsınız ve o sadece size ait olur. Bu duygu ile kendi işimin patronu olursam, kendi çizgimi en iyi şekilde projeler- ime aktarabileceğimi biliyordum. Hedeflerim doğrultusunda ilerlerken, sanayici ailenin kızı olmanın verdiği özgüven ve cesaretle 2015 yılının ilk çeyreğinde kendi adım ile İstanbul da Buse Dastan Architects‘i kurdum ve bu yolda yürümeye devam etmekteyim.” diyor. Taştan ile sektörü ve başarı hikayesini konuştuk. Genç girişimci olarak başarı grafiğiniz yüksek bu süreci anlatımısınız? Tabi ki hiç de kolay olmadı. Herkes gibi bende bu sureci merdiven basamaklarına benzetiyorum. ”Bir dil bir insan” söylemi vardır mesle

EMEL USLU ATİK BAŞARI ÖYKÜSÜ

    GİRİŞİMCİLİK                      DÖNEMİ Mezun olduktan sonra, Gaziantep’te başarılı işler yapan bir inşaat firmasında mimar olarak işe başlamış. Kısa bir süre içinde 53 kişilik bir ekibinin başına proje müdürü ve yarışma koordinatörü olmuş. Türkiye genelinde birçok alışveriş merkezi, iş merkezleri gibi büyük projeleri hayata geçirmiş. 2000 yılında, girişimci ruhu ve kişisel cesareti ile ‘’Az iş yaparım, öz iş yaparım ama kendi işimi yaparım.’’ diyerek mevcut işinden ayrılarak US Mimarlık İnşaat Taahhüt adı altında kendi iş yerini açmış.Atik,‘’benim çocuklarım’’ dediği birçok projeye imza atmış. Bütün bunlarbugünkü başarısının basamaklarını oluşturmuş. AŞİRET AİLEYE İLK  YABANCI GELİN 2002 yılında kendisi gibi mimar olan “hem iş, hem hayat arkadaşı, hem de yol arkadaşım” dediği Diyarbakırlı köklü bir ailenin   oğlu Ender Atik ile evlenmiş. Bu evlilik ile ailenin ilk radikal değişimini başlatmış. Ailenin ilk yabancı ve okumuş ge

Söyleşi Nazlı Yorulmaz

      MESLEĞİNİZ HER NE OLURSA OLSUN, EN İYİSİ OLMAK İÇİN ÇABALAYIN! Makine mühendisi olan Nazlı Yorulmaz, sanayici bir ailenin çocuğu olduğu için erken başlamış iş hayatına... Öyle ki mezun olur olmaz babası ve babasının bir arkadaşı ile birlikte dış cephe temizlik sistemleri, asma iskele üretimi yapan bir firma kuruyor ve bu firmanın bir çalışanı olarak iş hayatına atılıyor. Firmanın muhasebesinden başlayarak, satın alma departmanında, son olarak da proje departmanında görev alarak, iş hayatında deneyim kazanıyor Bugün başarıları ile adından sıkça söz ettiren Yorulmaz; “Çalışma prensiplerini, çalışan olmanın sorumluluklarını, iş takip prosedürlerini ve ast-üst ilişkisi ile ilgili tecrübelerini elde ettim. Mesleki anlamda ise çizdiğimiz projelerin nasıl üretileceğini, üretim aşamalarının nasıl gerçekleştiğini öğrendim.” diyor. Ambalaj sektöründe duayen anne ve babanın kızı olan ikinci kuşak Yorulmaz, genç iş veren olmanın zorluklarını, iş dünyasını, iş kadını