Ana içeriğe atla

VEFALI DOST MEHMET TUNGA,

MEKANIN CENNET OLSUN!

 

Candan, samimi dost, arkadaş, kardeş, Mehmet Tunga…….

Ne çok anılarımız var biriktirdiğim ….Biriktirdiğimiz... Hangisini anlatmalıyım ki??...

En iyisi ilk tanıştığımız günle başlayayım!

Yanılmıyorsam 1979 yılıydı. İstanbul Beykoz da lojmanda kalıyorduk. Sevgili çocukluğumun gülen yüzü  sevgili arkadaşım Nurcan telefonla arayarak, evleneceği kişiyle birlikte bize nikah davetiyesi getireceğini söyledi. Büyük bir heyecanla camda beklerken, bir motosiklet  lojmanın bahçesine geldi. Öylesine bakarken ne göreyim; Nurcancığım iniyor motosikletten! Güler yüzlü, yaşam sevinciyle dolu Sevgili Mehmet ile işte böyle tanışmıştım. Hayat dolu, yaşama pozitif ve sevgiyle bakan Dostumuzla!

Duygusaldı.! Duygusal  bir film izlerken, gözlerinden yaş akan nadir erkeklerdendi.   “Duygusal insanlardan zarar gelmez” söylemi, vefalı kişiliğini hatırlayınca sanki onun için söylenmişti!

Çok çalışkandı, hedefleri vardı. Gece gündüz demeden   koşturdu. Kim bilir ne badirelerden geçti, ne zorluklar yaşadı. Sonunda sektörün öncü isimlerinin arasında yer alan başarılı bir işi insanı oldu. Ama hiç dününü unutmadı. Çünkü  şimdilerde  “erdem” olarak nitelendirilen  mütevazilik, onun kişiliğinde  vardı.

 Güzel bir gruptuk. Ankara’dan ,İstanbul’dan, Giresun’dan ”eskimeyen eski dostlar” olarak koştururduk buluşma yerine; yorgunluk uzaklık demeden. Hep birlikte; ne çok gezilerimiz, birlikte keşfettiğimiz; ne çok yeni bölgeler oldu. Çocuklarımızın mutlu günlerindeki mutluluğunu hep birlikte yaşadık. Kavgalı tavla partileri, yılbaşı kutlamaları yaptık. Ne çok eller havaya yaptık, ne çok “şerefe ,dostluğa” diye kadeh  kaldırdık. Kah sevindik, kah üzüldük, kah güldük, kah kızdık birbirimize. Ama her ayrılışımız da gülerek, yeni bir buluşmanın heyecanıyla   vedalaştık. Ne güzel anılar biriktirdik, ne güzel günler yaşadık hep birlikte. Daha yaşayacaktık da!.

Ama  5 temmuz 2020 tarihinde gelen telefon ile tüm hevesimiz kırıldı! Sesimiz kesildi!  

Oysaki planladığımız daha gezilecek, keşfedilecek ne çok yerler vardı…

Ne kadar da yarım kaldı her şey…

Hayatın nasıl bilinmez bir boşluk üzerinde sallandığını  ancak bir yakınınızı, bir tanıdığınızı kaybettiğiniz zaman anlıyor ve kavrıyorsunuz. Dünyaya gözlerini açmanın ölüme de doğmak olduğunu bir kez daha hatırlıyorsunuz. Elbette  hayat devam edecek. Bir süre sonra gözyaşlarımız dinecek. Ama hep güler yüzü ve dostça yaklaşımıyla hatırlayıp anacağız sevgili Mehmet’imizi. 

Güle güle sevgili arkadaşım, mekânın cennet olsun.

Güle güle...

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Söyleşi Buse Daştan

                   GENÇ OLMAM OLUMLU OLUYOR DİNAMİK BULUYORLAR Yüksek mimar olan Buse Daştan, çalışma hayatına İtalya’da üniversite üçüncü sınıfta okurken başlamış. İşine aşık olan Taştan, bu serüvene iki yılda İstanbul’un tanınmış mimari ofislerinde çalışarak devam etmiş. “Her mimarın kendine özgü çizgisi vardır bunu da projelerinize yansıtırsınız ve o sadece size ait olur. Bu duygu ile kendi işimin patronu olursam, kendi çizgimi en iyi şekilde projeler- ime aktarabileceğimi biliyordum. Hedeflerim doğrultusunda ilerlerken, sanayici ailenin kızı olmanın verdiği özgüven ve cesaretle 2015 yılının ilk çeyreğinde kendi adım ile İstanbul da Buse Dastan Architects‘i kurdum ve bu yolda yürümeye devam etmekteyim.” diyor. Taştan ile sektörü ve başarı hikayesini konuştuk. Genç girişimci olarak başarı grafiğiniz yüksek bu süreci anlatımısınız? Tabi ki hiç de kolay olmadı. Herkes gibi bende bu sureci merdiven basamaklarına benzetiyorum. ”Bir dil bir insan” söylemi vardır mesle

EMEL USLU ATİK BAŞARI ÖYKÜSÜ

    GİRİŞİMCİLİK                      DÖNEMİ Mezun olduktan sonra, Gaziantep’te başarılı işler yapan bir inşaat firmasında mimar olarak işe başlamış. Kısa bir süre içinde 53 kişilik bir ekibinin başına proje müdürü ve yarışma koordinatörü olmuş. Türkiye genelinde birçok alışveriş merkezi, iş merkezleri gibi büyük projeleri hayata geçirmiş. 2000 yılında, girişimci ruhu ve kişisel cesareti ile ‘’Az iş yaparım, öz iş yaparım ama kendi işimi yaparım.’’ diyerek mevcut işinden ayrılarak US Mimarlık İnşaat Taahhüt adı altında kendi iş yerini açmış.Atik,‘’benim çocuklarım’’ dediği birçok projeye imza atmış. Bütün bunlarbugünkü başarısının basamaklarını oluşturmuş. AŞİRET AİLEYE İLK  YABANCI GELİN 2002 yılında kendisi gibi mimar olan “hem iş, hem hayat arkadaşı, hem de yol arkadaşım” dediği Diyarbakırlı köklü bir ailenin   oğlu Ender Atik ile evlenmiş. Bu evlilik ile ailenin ilk radikal değişimini başlatmış. Ailenin ilk yabancı ve okumuş ge

Söyleşi Nazlı Yorulmaz

      MESLEĞİNİZ HER NE OLURSA OLSUN, EN İYİSİ OLMAK İÇİN ÇABALAYIN! Makine mühendisi olan Nazlı Yorulmaz, sanayici bir ailenin çocuğu olduğu için erken başlamış iş hayatına... Öyle ki mezun olur olmaz babası ve babasının bir arkadaşı ile birlikte dış cephe temizlik sistemleri, asma iskele üretimi yapan bir firma kuruyor ve bu firmanın bir çalışanı olarak iş hayatına atılıyor. Firmanın muhasebesinden başlayarak, satın alma departmanında, son olarak da proje departmanında görev alarak, iş hayatında deneyim kazanıyor Bugün başarıları ile adından sıkça söz ettiren Yorulmaz; “Çalışma prensiplerini, çalışan olmanın sorumluluklarını, iş takip prosedürlerini ve ast-üst ilişkisi ile ilgili tecrübelerini elde ettim. Mesleki anlamda ise çizdiğimiz projelerin nasıl üretileceğini, üretim aşamalarının nasıl gerçekleştiğini öğrendim.” diyor. Ambalaj sektöründe duayen anne ve babanın kızı olan ikinci kuşak Yorulmaz, genç iş veren olmanın zorluklarını, iş dünyasını, iş kadını